22 Haziran 2008 Pazar

Side Ören Yerleri

Side

Side Antik Kenti'nin Akdeniz'e uzanan küçük bir yarımada üzerinde İ.Ö. 7. yüzyılda Batı Anadolu'da yaşayan Kymeliler (Bugünkü Aliağa) tarafından kurulduğu söylenir. Ancak şehri kurdukları iddia edilen Kymeliler'in zamanla kendilerini unutarak Side dilini kullanmaya başlamaları kuruculuktan çok güneye göçü ve yerli halka karışımı işaret eder. Şehirde kullanılan yerel dile göre Side; 'Nar' anlamına gelmektedir ki 'Nar' Anadolu'nun bereket sembollerinden olup Roma İmparatorluğu dönemine dek şehrin sembolü olarak Side sikkelerinde kullanılmıştır. Şehrin tarihi kaderi, bölgeninkinden farklı değildir.
Side Antik Kenti, İ.Ö. 6. yy'da Lydia, 5.yy.'da Pers, 4. yy'da İskender, ardından da Hellenistik krallıkların egemenliklerine girdiği gözlenir. Şehrin en parlak dönemi İ.Ö. 1.yy.'da Roma ile ilişkilerin kurulmasıyla başlar. Bu parlak dönem İ.S. 3. yy'a kadar sürer. Side Antik Kenti bu dönemde hem Akdeniz'in en önemli liman kenti ve en işlek esir pazarı, hem de kültür ve eğitim merkezi olmuş, bugün dahi ayakta olan görkemli yapılar bu dönemde inşa edilmiştir.
Şehir önemini 5. yy. sonunda kaybetse de, 10.yy'da tamamen terk edilene dek küçük bir Hristiyan kenti olarak hayatını sürdürmüştür. 10. yy'dan sonra gerek depremler gerekse savaşlar nedeniyle şehrin yanıp halkının Antalya'ya göç ettiği anlatılmaktadır. Bizans tarihçileri 10. yy'da Side Antik Kenti'nin korsan yatağı olduğunu, Arap coğrafyacı İdrisi (1150) ise yangınlar sonucu terk edilen bu önemli liman kentinde yaşayanların Antalya'ya göçmesinden dolayı buranın "Yanık Antalya" olarak anıldığını söyler.
Side'de son yoğun yerleşim 1895 yılında Girit Adası'ndan göçen Türkler tarafından gerçekleşmiştir. Kalıntılar üzerindeki Selimiye adlı balıkçı köyü bugünkü çekirdeğini oluşturmuştur.
Bugün asfalt kaplı olan ve her iki yanında yer yer sütunlu galerinin izlenebildiği ana cadde, agora ve tiyatrodan sonra yarımadayı kat ederek limana ulaşır. Akdeniz'in en işlek limanlarından biri olan Side, bu yoğun işlerliğinden dolayı sık sık dolup kirlenmekteydi ki temizlenmesi şehirlilerce yürütülen zor işlerden biri kabul ediliyordu. Zamanla bu güçlük yörede bütün güç işler için kullanılan "Senin işin Side Limanı'na dönmüş" özdeyişinin doğmasına neden olmuştur.
Agoranın karşısındaki onarılmış hamam kompleksi günümüzde Side Müzesi olarak kullanılmakta, kazılarda ele geçmiş tüm buluntular değişik mekanlarda sergilenmektedir. Side Tiyatrosu tipik Roma devri özellikleri gösterir. Yaklaşık 15.000 kişilik kapasiteye sahip olup onarım çalışmaları devam etmektedir. Anıtsal girişin önünde küçük boyutta tiyatronun tanrısı Diansos'un tapınağı yer alır


SİDE ÖREN YERLERİ

Selge - Altınkaya

Serik'in 35 km. kuzeyinde, Torosların güney yamacında, Köprüçay yakınlarındaki eski bir dağ kenti olan Selge'ye Köprülü Kanyon Milli Parkı'ndan sonra dik virajlı 14 km'lik stabilize yoldan gidilir.
Selge'nin Kalehes tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Pisidia'ya bağlı kent sonraları Pamphylia sınırları içine alınmıştır. Kent sırasıyla Lidya, Pers, İskender ve Roma yönetimlerinde kalmıştır. Kentteki kalıntılar; kayalığa oyulmuş tiyatro, tiyatronun güneyinde Stadium ile Gymnasium, batısında tavanı kartal motifi ile süslü İon tipindeki tapınaktır. Stadiumun güneyinde çeşme ve agora vardır. Kentin güneybatısında uzanan surların kuzeyinde Artemis ve Zeus anıtlarıyla, Nekropol bulunur.





Apollon Tapınağı

Apollon Tapınağı, Athena Tapınağı ile birlikte Bizans bazilikasının avlusu içinde kalmıştır. Korinth düzeninde ve peripteros planlıdır. Roma Devrindendir. M.S 150 yıllarına tarihlendirilmektedir. 1983-1990 yılları arasında bir köşesi restore edilerek ayağa kaldırılmıştır.
Didim'in girişinde, Batı Anadolu kıyılarının en etkileyici bağımsız anıtı olarak kabul edilen Apollon Tapınağı yükselir. Tapınağın anıtsal boyutları ve benzersiz planı kadar, çok iyi bir durumda koruna gelmesi de hayranlık uyandırmaktadır. Yunan dünyasında Apollon Tapınağı'nı boyutları bakımından önemli bir farkla geride bırakacak herhangi bir tapınak yoktur. Hellenistlik dönemde tasarlanan Apollon Tapınağı, dev boyutlu mimarlık yapıtlarının Roma'lıların tekelinde olmadığını göstermektedir. Didyma hiçbir zaman bir kent niteliği taşımamıştır. Tapınak ve onun yönetiminde ki bilicilik , Miletos toprakları içerisindedir ve rahibi de kentin önde gelen resmi görevlileri arasında yer almıştır.
Apollon Tapınağı bir Bilicilik Merkezi durumundadır. Milet ve çevre kentlerden gelen ziyaretçiler Panormos Limanından ( Mavişehir yakınlarında ) karaya çıkarak, tapınağa bir kutsal yol ile ulaştıkları bilinmektedir. Kutsal yolun iki tarafında heykeller sıralanmıştır. M.Ö. 6. yy tarihlenen bu heykellerden bir çoğu 1858 yılında Newton tarafından British Museum' a gönderilmelerine kadar orijinal yerlerinde kalmışlardır. Çoğu Arkalik döneme ait dik bir biçimde oturan figürleri betimler. Bazıları yazıtlıdır. Kutsal yol heykelleri arasında bir aslan ile bir sfenks heykeli de vardır. Bu heykellerin orijinalleri olmasa da yerlerine kopyalarının bile konması bir önem taşımaktadır.
Didyma tarihinin erken evresi Tapınağın Persler tarafından yıkılmasıyla sona erdi. M.Ö. 494 yılında İona ayaklanması başarısızlıkla sonuçlanıp Miletos düşünce, Dareison hem tapınak hem de bilicilik yerini yağmalayarak yıktırmıştır. Perslerin çaldığı bronz Apollon heykelini 150 yıl sonra İskender almış ve Didyma ya geri vermiştir.
Pers yıkımının ardından bilicilik merkezinin toparlanması uzun sürmüştür. Ama İskender'in gelişiyle inşaat hızlanmış ve bilicilik pınarı yeniden kaynamıştır. Hayata dönen bilicilik kurumu İskender'in tanrı Zeus'un öz oğlu olduğunu ve Gaugamela'da zafer kazanacağını muştulamıştır. Yine de Didyma, asıl canlanmasını Seleukos'a borçludur. Eski tapınağın bulunduğu yerde bugün kalıntıları bulunan dev yapının inşaatını M.Ö. 300 yılında Seleukos başlatmıştır. Yeni kutsal alan kısa zamanda büyük bir üne ve zenginliğe kavuşmuştur. M.Ö. 278 yılında istilacı Galatların saldırılarından çok zarar görmüştür. M.Ö. 277 yılına ait çıkartılan bir yazıtta savaştan çok zarar ve yağma görüldüğü, tapınakta Artemis hazinesindeki kaidelerden hiç bir eser kalmadığı yazmaktadır. Henüz tamamlanmayan yapı ise ayakta kalabilmişti. 200 yıl kadar Miletos'lular kendi imkanları ile onu tamamlamaya çalıştılar. Ama tapınak hiçbir zaman tamamlanamadı. Örneğin taşların çoğu perdahlanmadı, sütunların livleri tamamlanamadı.
Apollon tapınağı kehanet yönünden önemli başarılar gösterir ve hızla üne ve zenginliğe kavuşur. Kehanetlerinden teki İskender'in kazanacağı kehanet olmuştur. Bilicilik olarak rahipler hiçbir zaman kesin cevaplar vermez hep yoruma açık yanıtlar verirlerdi. Böylece olan her olay bir şekilde rahiplerin dediğine geliyordu. Ayrıca çok uzaklardan ve çeşitli yerlerden gelen misafirlerle sürekli olarak konuştukları için hemen hemen tüm siyasi sırları biliyorlar ve özellikle siyasi kehanetlerinde bu bilgileri çok işe yarıyordu.
Didyma' da tek etkinlik bilicilik değildi. Dört yılda bir yapılan Büyük Didyma Şenlikleri Roma İmparatorluğu döneminde büyük rağbet görmüştür. Alışılagelmiş spor yarışmalarının dışında hitabet, müzik ve tiyatro yarışmaları da düzenleniyordu. Şenliğin bir bölümü Didyma'da bir bölümü de Miletos' da düzenleniyordu. Yarışmaların çoğu Miletos'da ki görkemli tiyatro yerine Apollon Tapınağı'nın bahçesinde yapılıyordu. Didyma'daki stadion hala ayaktadır. Tapınağın güneyinde ve öylesine yakınında yer almaktadır ki, tapınağın basamakları oturma yeri olarak kullanılmıştır. Alt basamaklarda oturma yerlerinden her birinin belirli bir kişiye ayrıldığını gösteren yazıtlar vardır. Yaklaşık 200 ayrı ad okunabilmekte, kimisinin özenle kazındığı, kimisinin de kabaca çiziktirildiği gözlenmektedir. İsimler en iyi yer sayılan birinci sırada yoğunlaşmıştır. Hepsi de birey yada topluluk statüsünde ki kişilere ait isimlerdir. Hiçbir devlet görevlisine statüsü gereği yer ayrılmamıştır. Koşu yarışlarının başlama yeri stadionun doğu ucunda olup bugün de görülebilmektedir.
Didyma Apollon tapınağı'nın ilginç özelliklerinden biri yapının çeşitli kesimlerinde duvarlara ve basamaklara kazılmış harflerdir. Bunların işlevine ilişkin çeşitli varsayımlar ortaya konulmuştur. Harfler üç değişik şekilde konmuştur. Özel isim kısaltmaları oldukları varsayılır ve bu yoldan ele alınarak, tapınağın inşaatına köle işçi veren kişilerin, parça başına ücret aldıkları için yaptıkları parçalara belli olsun diye isim kazıdıklarıdır. Bunlar toplanarak ödemeler yapılıyordu. Tapınağın son rütuş işleminde hepsi silinecekti ama ne var ki tapınak hiç bir zaman tamamlanamadı.
Apollon Tapınağı Kehanet Ocakları
Antik çağda kehanet halkın en alt tabakasından, en üst tabakasına kadar herkes tarafından ilgi çekici ve inandırıcı olup, Bilicilik mekanları kutsal mekanlar, Bilicilik yapan kahinlerde Kutsal kişiler olarak toplum içinde büyük saygı görmüşlerdir. Bilicilik tapınaklarının değeri, önceden haber verdikleri olayların doğruluğuna göre artmakta veya azalmaktadır. Apollon Tapınağı da bilicilik mekanlarından biridir.



Seleukia

Seleukia, Side'nin 23 km. kuzeydoğusunda bulunan antik kent, Seleokoslar tarafından kurulmuştur. Kentteki kazı çalışmalarına 1972 yılında başlanmıştır. Kazılar sırasında çıkarılan mozaikler bugün Antalya Müzesinde sergilenmektedir. Kentin gelişmişliğinin göstergesi olarak iki katlı agorası, bazilikası, sarnıç ve kanalizasyon sistemi sayılabilir.
Seleukia, Helenistik Devirden bir antik kenttir. M.S. 1. yüzyılın ikinci yarısı veya 2. yüzyılın başında yapılmıştır. Bir köşesinde odeion ve kilise vardır.

Hiç yorum yok: