7 Kasım 2009 Cumartesi

BERLİN

Berlin, Almanya'nın başkenti ve en büyük şehridir. II.Dünya Savaşı öncesinde 4.3 milyon kişinin yaşadığı şehirde 2005 itibariyla 3.4 milyon kişi yaşamaktadır. Berlin, kuzey Almanya'da, Spree ve Havel nehirlerinin arasındaki kumluk bölgeye kuruludur. 1949'dan 1990'a kadar Doğu ve Batı Berlin olarak ikiye ayrılmıştı. Aradaki duvara da sonradan utanç duvarı denmiştir. Kasım 1989'da utanç duvarı yıkıldıktan sonra Berlin tekrar bir bütün olmuştur. Şimdi, Almanya'nın yeni başkenti insanlarının ve şehrin yaralarını sarıyor. 750 yıllık Berlin "geriye doğru ileri" gitmeye çalışıyor.Berlin'in doğu tarafında yoğun bir restorasyon yaşanıyor ve kenti ikiye bölen Spree Nehri, sakin ve berrak akıyor. Berlin bu nehrin iki kıyısında, Cölln ve Berlin adlı iki balıkçı köyü olarak bölünmüş bir haldeydi zaten. İlk kez 1307 yılında birleşti. Brandenburg'un (sonra Prusya'nın) başkentiydi. 18. yüzyıla kadar o kadar mühim bir şehir değildi. Ancak Prusya'nın güçlenmesi sürecinde kuzey Almanya, sonra Avrupa'nn bir siyasi, iktisadi ve kültürel merkezi oldu. 1871 yılında Alman İmaparatorluğu'na bağlandı, Hitler zamanında harabeye döndü, müttefik devletler tarafından işgal edildi.İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sosyalist bölümü Doğu Berlin oldu. Kentin imparatorluk merkezi Mitte'de doğuda kaldı. Berlin'i inşa eden mimar Karl Friederich Schinkel'in tasarladığı binalar, büyükelçilikler, saraylar, müzeler hep o tarafta kaldı. Türkiye'den çalınan Bergama Sunağı'nın sergilendiği dünyanın en önemli müzelerinden biri olan Bergama Müzesi, Cölln ile Berlin'i birleştiren anlaşmanın yapıldığı St. Nicholas Kilisesi de Doğu Berlin'de kaldı. Kent tekrar birleştiğinde Berlin her şeyin çiftine sahip oldu. İki parlamento binası, iki büyük üniversite, iki büyük havaalanı, iki kent merkezi ve iki Mısır müzesi... Müzeler Adası, Kültür Forumu ve Dahlem'deki müze ve koleksiyonlar dünya çapında önem taşıyor. Berlin, sanat alanında da dünyanın en önemli şehirleri arasında. Üç opera, Filarmoni, birçok tiyatro, konser salonu ve kütüphanenin yanı sıra; Berlin Film Festivali, festival haftaları ve tiyatro günleri, tüm sanatseverleri Berlin'e çekiyor.Türkler Berlin'deki en kalabalık yabancı nüfusunu oluştururlar. Berlin'de 119.000 Türk vardır. Kreuzberg İlçesi Türklerin en yoğun olarak yerleşik olduğu bölgelerdendir. Kreuzberg'in toplam nüfusu 146.884 kişidir ve bunun 49.010'u yabancıdır. Yabancı sayısı Alman vatandaşı Türkleri kapsamadığından, Kreuzberg'deki Türk sayısı oldukça fazladır.Kültür Berlin Almanya'nın sadece politik başkenti değil, aynı zamanda da kültür başkentidir. Berlin'de birçok müze bulunmaktadır. Özellikle kentin doğusunda yeralan Müzeler Adası (Museumsinsel) içinde Pergamon Müzesi'de dahil, birçok müzeyi barındırmaktadır. Ayrıca kentte çok sayıda sanat galerileri, tiyatrolar vs. vardır. Başlıca müzeleri ve turistik yerleri:Berliner Fernsehturm ;televizyon kulesiPergamon Museum ; Bergama Arkeoloji Müzesi (Ünlü Bergama tapınağı burdadır.)Guggenheim BerlinAlte Nationalgalerie ;Eski Ulusal Müze (sanat müzesi)BodemuseumSchloss Bellevue ;Bellevue SarayıSiegessäule ; Zafer SütunuKaiser Wilhelm's Gedächtniskirche ;savaşta zarar görmüş AnıtkiliseJudisches Museum ;yahudi müzesiFunkturm ;radyo kulesiAquadom & Sea Life Centre ;akvaryum ve deniz müzesiMuseum für Kommunikation ;iletişim müzesiBrandenburger Tor ;Brandenburg KapısıReichstag\Bundestag ;İmparatorluk Binası / Federal MeclisGendermenmarkt ;Jandarmalar MeydanıCheckpoint Charlie Mauer Museum ;Berlin duvarı ile ilgili tarih müzesiBerliner Dom ;Berlin KatedraliEast-Side-Gallery ; Barış AnıtıHolocaust-Mahnmal ; Holocaust AnıtıKaDeWe(Kaufhaus des Westens); alışveriş merkeziDeutsches Technikmuseum ; Alman Teknoloji MüzesiSchloss Charlottenburg ;Charlotenburg SarayıBerliner Rathaus (1991'dan önce Rotes Rathaus) ;belediye sarayıBundeskanzleramt ; BaşbakanlıkMuseum für Naturkunde ; Doğa Bilimleri MüzesiFilmmuseum Berlin ;Film ve sinema tarihi ile ilgili müzeNeue Synagoge Berlin ;Yeni Sinagog (Almanya'nın en büyük sinagoğudur)Tiergarten ;kentin en büyük parkı ve mesire yeri

İTALYA GARDA GÖLÜ


İtalya’nın en büyük gölü Garda (Lago di Garda) Verona’ya 30, Milano’ya 100 ve Venedik’e 130 km uzaklıkta
İtalya seyahatinizi planlarken bu güzel çevreye ayıracak en az bir gününüz olsun. Her türlü ulaşım imkanına sahip Garda Gölü, İngiliz seyahat acentelerinin haftasonu turlarına girdi bile.Renklerle dolu muhteşem bir doğal manzaranın yanı sıra Akdeniz ikliminin sunduğu her türlü güzelliği bulacağınız Garda gölü civarında zeytinyağı ürünleri ve yörenin nefis İtalyan şarapları ziyaretçilerin favorisi.Göl kenarında yerleşik pastel renkli kasabalar arasında zigzaglar çizerek dolşan tekne turlarına katılabilirsiniz. Gölün güney ucundaki Sirmione, gölün içine doğru uzanan incecik bir yarımada. Rüzgar sörfü yapmak için çok iyi bir seçenek.Gölün kuzeydoğusunda Malcesine kasabasının evlerindeki hoş mimariye dikkat. Baldo tepesine teleferikle çıkarak nefes kesen panoramanın tadını çıkarın.

HAWAİİ

Hawaii ya da Havai, ABD'nin eyaletlerinden birisidir. Kuzey Büyük Okyanus'da, anakaradan 3.700 kilometre uzaklıkta, bir adalar grubudur.M.Ö. 1000 sıralarında diğer polonezya adaları tarafından işgal edilmiştir. Yaklaşık 800 yıl boyunca çeşitli kabileler buraya yerleşmiş, huzur içinde kültürlerini ve dinlerini devam ettirmişlerdir. 1778 yılında İngiliz Deniz Kaptanı Jam Cook, Hawaii takımadasına yelken açmış ve ilk Avrupa-Hawaii ilişkisini yaratmıştır. Yine de tarihçiler bu adaya Avrupa'dan ilk gidenin bir İspanyol olduğunu tartışırlar. Avrupa ile ilişkiler sonucu bazı krallar tüm Hawaii adalarının kontrolünü almaya çalışmışlardır. Örneğin, ünlü Kamehameha Avrupalılarla ticaret yaparak onlardan barutlu silahlar elde etmiştir. Hawaii'de bilinmeyen barut teknolojisi sayesinde Kamehameha yavaş yavaş tüm adaları işgal edebilmiştir. Ona karşı çıkan bazı kabileler, oklarla ve mıraklarla kendi ülkelerini koruyamadıklarından, çareyi yüksek uçurumlardan atlamakta bulmuşlardır. İntihar, onlar için teslim olmaktan çok daha iyi idi.
Kamehameha'nın kazandığı topraklar ancak 1893'e kadar dayanabilmiştir. Son kral olan Liliuokalani, Hawaii Reform Partisi (Reform Party of the Hawaiian Kingdom) tarafından yıkılmıştır. Son diktatörlükten sonra bir cumhuriyet kurulmuş, ve dış ülkelere kapalı olan Hawaii ticareti, dünya ekonomisine katılarak üretimini ve ticaretini büyük ölçüde geliştirmiştir. Son olarak 1898'de Amerika himayesi altına girip, 1959'da bir referandumla Amerika Birleşik Devletleri'nin 50. ve sonuncu eyaleti olmuştur.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Ayvalık,Balıkesir


Ayvalık Türkiye Cumhuriyeti'nin Marmara Bölgesi'ne bağlı Balıkesir ili'nin Ege Bölgesi'nde kalan bir ilçesidir
Balıkesir ili'nin en batısında, Ege Denizi kıyısında bulunan ilçe, Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biridir. Ayvalık kış mevsiminde büyük bir kasaba nüfusuna sahip olmakla birlikte, yaz mevsimlerinde turizmin de etkisiyle nüfus bazı küçük illerin nüfusunu aşar (Bu illere örnek olarak; Tunceli,Hakkari ve Karaman sayılabilir). Tarihte çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan ilçe, çeşitli açılardan Türkiye'nin önemli ilçelerinden biridir.

Adalar

Ayvalık ilçesine bağlı irili ufaklı 22 kadar ada vardır. Bu adaların en büyüğü Alibey Adası ya da diğer ismi ile Cunda Adası olup 1964 yılında bir köprü ile Lale Adası'na oradan da ilçe merkezine bağlanmıştır.Bu köprülerden biri aynı zamanda Türkiye'nin ilk boğaz köprüsü olma özelliğini taşır. Alibey Adası dışındaki tüm Ayvalık Adaları 1995 yılında milli park ilan edilmiş ve yerleşim yasaklanmıştır. Adalar içinde tarihi ve turistik öneme sahip olan bir diğeri de Tımarhane Adası'dır. Bu adaya Türkler eski zamanlarda Taşlı Manastır' olarak da adlandırmışlardır. Bu ada özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ayvalık'ta yaşayan Rumların içkiyi fazla kaçırması üzerine sert esen rüzgarı ile akıllarını başlarına toplamaları için gönderildikleri bir mekan olduğundan bu ismi almıştır

Turizm

Turizm alanında büyük bir potansiyele sahip olan ilçede başta Şeytan Sofrası olmak üzere çeşitli doğal güzellikler olmakla birlikte, özellikle eski Rum evleri ve yapılarına dayanan kültür turizmi de gelişmiştir. Özellikle Sarımsaklı plajları ve Alibey Adası'nda ise deniz turizmi gelişmiştir.İlçe son yıllarda Ege Adaları'ndan çok sayıda günübirlik misafir ağırlamaktadır. Bu ziyaretlerin amacı genellikle alışveriştir. Bu durumun ciddi ekonomik girdisinin oluşmaya başlaması ardından ilçe dükkanlarının vitrinleri Yunanca yazılar ile dolmuştur. Ayvalık'ın merkezinde her perşembe günü büyük bir pazar kurulur. Özellikle Yunanistan'ın Midilli ilinden olmak üzere, on binlerce Yunan turist günü birlik ziyarette bulunur. Yunan turistlerin ziyarette bulunduğu en önemli yerler ise Ayvalık pazarıdır. Son yıllarda Ayvalık'a gelen turistlerin çevre ilçelere de uğraması özellikle Ayvalık-Edremit arasında rekabete yol açmıştır


Kültürel ve Doğal Zenginlikler
Sarımsaklı Plajları: Ayvalık'ın Küçükköy beldesinde bulunan Ege Denizi kıyısındaki plajlardır. Yaklaşık 7 km boyunca uzanır.
Alibey Adası: Ayvalık Adaları grubuna dahil olan ve yerleşime açık olan tek adadır. 1995 yılında inşa edilen bir köprü sayesinde bu adaya karayolu ile geçmek mümkündür.

Ayvalık Adaları: En büyüğü Alibey Adası olan takımada. Bu adalar milli park ilan edilmiştir ve Alibey Adası dışında yerleşime açık değildir.
Şeytan Sofrası: Ayvalık'a hakim büyük kayalık tepelerin üzerinde bulunan, bakıldığında tüm Ayvalık Adaları ve Midilli agasıd'nın manzarası gözüken, üzerinde Şeytan'ın ayak izi bulunduğuna inanılan eski bir lav birikintisi

Pamukkale,Denizli


Pamukkale

Pamukkale. Arkada susuz kalmış terasları görünüyor.
Pamukkale, kaynak sularının kirecinden oluşmuş bir tepe. Türkiye'nin en tanınmış doğa harikasıdır; ve Denizlide'dir. Pamukkale 2700 metre uzunluğunda ve yüksekliği 160 metredir. Parlak beyaz rengiyle Pamukkale'yi 20 km uzaklıktan görmek mümkündür.Ayrıca Pamukkalede Antik Havuz, Antik Tiyatro, Arkeoloji Müzesi gezilmesi gereken yerlerdendir. Tepesinde antik Roma'dan kalma Hierapolis adlı kutsal antik şehir bulunur. 5-10 km yakınında Laodikya antik kenti bulunur. 5 km ilerisinde ise uluslararası bir thermal merkez olan Karahayıt vardır. Burada da beş ve dört yıldızlı oteller thermal turizm ve kaplıca hizmeti vermektedir.

Travertenlerdeki Hasar

20'nci yüzyılda Pamukkale'nin güzelliğini kendi gözleriyle görmek isteyen turistlerin akınlarıyla başa çıkabilmek için gitgide daha çok otel inşa edildi. Bu süreçte travertenlerde çok hasarlar meydana geldi. Bazı otellerin inşa edilebilmesi için antik şehir Hierapolis'in bir kısmı yıkıldı.Son dönemlerde bu oteller yıkıabilir.Pamukkalede su tek elden verilmeye başlandı.Böylece travertenler tekrar eski günlerine geri döndü.Ayrıca seyir terasları,rekreasyon alanları,peyzaj alanları,göletler inşaa edildi.
UNESCO'nun koruma altına almasıyla travertenlerdeki hasar bir miktar telafi edildi.

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Datça,Muğla Hakkında Genel Bilğiler



Ege Bölgesi’nde Muğla İline bağlı bir ilçe olan Datça’nın doğusunda Marmaris, kuzey, güney ve batısı Ege Denizi ile çevrilidir. Datça batıya doğru uzanan Reşadiye (Datça) Yarımadası’nın ortasında kurulmuştur. Yarımadanın kıyıları girintili çıkıntılı, toprakları da dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Hisarönü Körfezi’nin batısında yer alan Datça’nın doğusunda Balaban (Balan) Dağları (999 m.)’nın uzantıları yer almaktadır. İlçenin diğer yükseltileri ise, Bozdağ (1.174 m.), Kalecik Dağı (881 m.), Karadağ (786 m.), Emecik Dağı (704 m), Yarık Dağı (615 m.)’dır. Balıkaşıran Marmaris ile Datça ilçe sınırını oluşturduğu gibi yarımadanın en dar yeridir. Yarımadanın 235 km.lik sahil şeridinde büyüklü küçüklü 52 koy bulunmaktadır. Bunlar arasında Palamutbükü, Domuz Çukuru, Kargı, Mesudiye ve Korman koyları en tanınmışlarıdır. Aynı zamanda Korman Koyu ilçenin limanıdır. Datça’nın engebeli arazisi içerisinde Kızlan Ovası, Burgaz Düzlüğü, Reşadiye Ovası, Karaköy Ovası, Palamutbükü ve Mesudiye ovaları bulunmaktadır. Yüzölçümü 446 km2 olan ilçenin toplam nüfusu 13.914’tür. Datça, tipik bir


Akdeniz iklimine sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır.


İlçenin ekonomisi tarım, balıkçılık ve turizme dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler, badem, zeytin, turunçgiller, tütündür. Geleneksel yöntemlerin hakim olduğu tarımsal faaliyetler ilçe ekonomisinin temelini oluşturur. Bal, badem, zeytinyağı ve güzlük domates ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Tarım ürünleri içerisinden eski ve önemlisi bademdir. İlçenin ekonomik gelişiminde iç ve dış turizmin ayrı bir yeri vardır. İlçedeki turistik tesisler 1980’den sonra hızla artmış, tatil köylerinin yanı sıra otel, motel, pansiyon, lokal ve lokanta gibi tesisler açılmıştır. Konut niteliğindeki siteler de onları tamamlamıştır. Datça yöresi MÖ.VII.yüzyılda Teselya bölgesinden gelen Dorlar tarafından kurulmuştur. Burada yapılan kazılar ise yöredeki yerleşim başlangıcının M.Ö.VII.yüzyıla tarihlendiğini ortaya koymuştur. Yörede Knidos ve bugünkü Datça’nın bulunduğu yerdeki Eski Knidos antik kentleri bulunuyordu. Knidoslular M.Ö.IV.yüzyılın ortalarına kadar Datça’nın kuzey doğusundaki yarımadada yaşamışlar, sonra da bugünkü yere yerleşmişlerdir. Teselya’dan gelen göçmenler sonraki yıllarda Datça Yarımadasının güney ucuna taşınarak orada yeniden kurdukları kentte yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Herodot’a göre Spartalı’lar Knidos’u bir koloni kenti olarak kurmuşlardır. Zamanla güçlü bir konuma gelen Knidos, komşu kentleri Lindos, Kamiros, İassos, Kos, Halikarnasos ve Delos ile birlikte Dor Hekapolisini oluşturmuşlardır. Fenikeliler ile denizcilikte yarışacak kadar ilerlemişlerdir. Knidoslular gün geçtikçe genişleme politikası güden Lydialılara karşı bir önlem olarak Reşadiye Yarımadası’nı karadan ayıracak kanalın yapımına başlamışlar, ancak M.Ö.546’daki Pers saldırısı nedeniyle tamamlayamamışlardır. Persler Knidos’a zarar vermemişler, M.Ö.540’da diğer İon kentleriyle birlikte Delphi’de bir hazine binası (tesarios) yaptırmışlardır. Bu yüzyılda Knidos, şarap ihraç eden önemli bir ticaret merkezi konumuna gelmiştir. MÖIV.yüzyılda Büyük İskender Pers egemenliğine son vermiştir. Büyük İskender’in ölümünden sonra Datça’daki Knidoslular Roma imparatorluğu ile Seleukos Kralı III.Antiokhos arasındaki savaşta Roma’nın tarafını tutmuş, bu nedenle de Bergama Krallığı’na katılmıştır. Bizans döneminde sönük bir yerleşim olarak varlığını sürdürmüştür. Bir süre piskoposluk merkezi olmuş, M.S.VII.yüzyılda tamamen terk edilmiştir. Datça yöresi Muğla ile birlikte XII.yüzyılda Selçukluların hakimiyetine girmiş; Uç Beylerinden Menteşe Bey tarafından 1284’de ele geçirilmiştir. Yörede bir beylik kuran Menteşeoğulları yaklaşık 200 yıl boyunca burada egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Yıldırım Beyazıt tarafından 1391’de Osmanlı topraklarına katılmış ancak, Ankara Savaşı’nın (1402) ardından Timur’un hakimiyetine girmiştir. Timur bu yöreyi tekrar Menteşe Beyliği’ne vermiş, daha sonra tekrar 1392'de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Cumhuriyet döneminde, 1928 yılında ilçe olmuş, 1947 yılında ilçe merkezi Reşadiye Mahallesi’nden İskele Mahallesi’ne nakledilmiştir. İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Knidos Antik kenti kalıntıları vardır.
Kenthaber Kültür Kurulu

Dim Çayı-Alanya


Dim Çayı: Antalya'nın Alanya ilçesi sınırlarında yer alan, merkezden 6 kilometre uzaklıktaki çay. Toroslardan doğan çay yaklaşık 60 kilometrelik bir seyir izler. Bu seyrin son kısımlarına doğru Alanya ilçesinin turizminin hizmetine başlar. Yaz kış soğuk olan suyu özellikle yazın Akdeniz'in bunaltıcı sıcağından kaçmak isteyenler için ideal bir mekan teşkil eder. Paralel giden yola açılan pek çok lokanta ve çay bahçesi vardır. Ana yola yaklaşık 7-8 kilometre uzaklıktaki regülatörden sonra da bu lokantalar devam eder. Buradaki lokantaların ve piknik alanlarının bir bakıma ortak özelliği çay içine atılmış masalardır. Ancak mevcut baraj inşaatı nedeni ile çayın turistik amaçlı kullanımı gün be gün azalmaktadır. Çayın daha üst kısımları ise raftinğ amaçlı kullanılmaktadır. D.S.İ tarafından çay üzerine sulama, içme suyu ve enerji amaçlı baraj inşaatı yapılmaktadır.